“Onlar yoksulluğun, para kazanmakla unutulacak bir
suç olduğunu sanacak kadar masum insanlardı.” Celal Salik, defterlerden
Roman bu sözlerle ve Orhan
Pamuk’un kızı Rüya’ya hitaben başlıyor.
İlk paragrafı ise “Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.
Bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir, her şey de bambaşka gelişebilir miydi?
Evet, bunun hayatımın en mutlu anı olduğunu anlayabilseydim, asla kaçırmazdım o
mutluluğu.” İle başlıyor ve okuyucuyu hüzünlü bir aşk hikayesinin içine
çekip alıveriyor.
Bu roman sadece bir aşk
hikayesi değil, eğer 70 li yıllarının çocuk ve gençlerindenseniz aynı zamanda o
yıllardaki yaşam şekilleri, komşuluk, moda, siyayet, hayata bakış şekilleri
hakkında da ortak bir sürü şey buluyorsunuz içinde.
Kemal ve Füsun’un kavuşamadığı
ama binlerce binlerce anısı olan aşklarını hem sevecek hem çok
hüzünleneceksiniz.
Orhan Pamuk’un
okuyabildiğim tek romanı oldu Masumiyet Müzesi. 2008 yılında ilk çıktığında
hemen koşup almış ve 3-4 günde nefes almadan okumuştum kitabı. Sonra Nevzat’ta
okudu ve ikimizde kitabı kitaplığımızın en nadide köşesine koyduk.Sonra da diğer kitaplarını okumaya başladık.Zorlanıyor muyuz hala? Evet!
Geçen cumartesi yani 28
Nisan Cumartesi günü açılan “Masumiyet müzesini” bugün gezdim. Kitabından zaten
çok etkilenmiştim. Çok başarılı bir kurgusu ve insanı derinden etkileyen bir
konusu var. Kitabı okuyalı 4 sene oldu ve ben müzeyi gezerken sanki 4 sene önce
kendi yaşamış olduğum bir hikayenin anılarını seyrettim müzede.
Müzenin girişinde romanın
kahramanı Kemal’in ve Fusun’un içmiş olduğu 4213 adet sigaranın kapladığı
duvarla karşılaşıyorsunuz. Kemal bu sigara izmaritlerini saklamış hem de o
sigarayı içtiği andaki düşüncelerini de not alarak. Orhan Pamuk’ta bu notları
kendi el yazısı ile o izmaritlerin altına tek tek yazmış.
4 katlı eski bir evden
dönüştürülmüş bir müze Masumiyet Müzesi… Çok güzeldi. Çok etkileyiciydi benim
için. Ama en çokta en üst kata çıkıp da 2000-2007 tarihlerinde Kemal’in yattığı
ve hikayesini Orhan Pamuk’a anlattığı odayı görünce o kadar çok heyecanlandım ki.
Yatağın karşısında oturmak için bir bank koymuşlar. Orda öylece oturup Kemal’i,
Füsun’u ve kitaptan aklımda kalan olayları düşündüm sanırım baya uzun
dakikalar… Ve tabi yatağın tam karşısında yazan yazı “herkes bilsin çok mutlu bir hayat yaşadım.” beni çok
duygulandırdı. Gözlerim doldu acıklı bir Türk filmi izliyormuşum gibiydi.
“Bir adam rüyasında Cennet’e gitse ve ruhunun
gerçekten Cennet’e gittiğinin işareti olsun diye ona bir çiçek verseler ve
sonra adam uyandığında bir de baksa ki çiçek elinde – ee? Peki ya sonra?
Samuel
Taylor Coleridge, Defterlerden
Bu kitabı Orhan Pamuk
kitaplarını sevmeseniz de öneriyorum çünkü onlardan çok farklı. Sadece şöyle
bir uyarım olacak. Kitapta Kemal’in Füsun’u aradığı yıllarla ilgili bir bölüm
hayli uzun ve tekrarlardan oluşuyor ve okuyucuyu sıkabiliyor. Bence sabredin ve
o bölümleri okuyun. Sonrasında aslında neden o kadar sıktığını anlayacaksınız.
Kemal’in sabrını küçükte olsa yaşamış olacaksınız bence.

“Bazen zamanın ne kadar çok akmış olduğunu
yıkılan bir binadan, küçük bir kızın çocuklu, neşeli, iri göğüslü koca bir
kadın olmasından ya da gözümün çoktan alıştığı bir dükkânın kapanmasından
anlar, telaşlanırdım. O günlerde Şanzelize Butik’in kapandığını görmek, bana
yalnızca hatıralarımı kaybettiği için değil, bir an hayatı kaçırdığımı
hissettiğim için de acı verdi.”
Arka kapak:
1975’te bir bahar günü başlayıp
günümüze kadar gelen İstanbullu zengin çocuğu Kemal ile uzak ve yoksul akrabası
Füsun’un hikayesi; hızı, hareketi, olaylarının ve kahramanlarının zenginliği,
mizah duygusu ve insan ruhunun derinliklerindeki fırtınaları hissettirme
gücüyle, elinizden bırakamayacağınız ve yeniden okuyacağınız kitaplardan biri
olacak. Ülkemizde ve dünyada milyonlarca okurun sevgi ve hayranlığını kazanmış
olan, kitapları elli sekiz dile çevrilen ve her yeni romanı büyük bir merakla
bütün dünyada beklenen Pamuk, okurlarına unutulmaz rüyalar gibi, akıllardan hiç
çıkmayacak sarsıcı bir hikaye anlatıyor.
İletişim yayınları
592 sayfa
Kapak fotoğrafı Orhan Pamuk’un
koleksiyonundan
Kitabı hemen satın almak için tık tık
Masumiyet Müzesi’nin web sayfasını
görmek için tık tık
açık konuşmak gerekirse en son kara kitap ve kar'ı okumuştum orhan pamuktan.. kar benim için ne kadar özelse kara kitap o kadar sıkıcıydı.. kara kitaptan beri temkinli yaklaştığım orhan pamuğa beni davet eden bir yazı yazmışsınız.... çok teşekkürler paylaşımınıza...
YanıtlaSilmüzeyi görmek için sabırsızlanıyorum, paylaşımınız için teşekkürler:)
YanıtlaSilÇok güzel bir paylaşım olmuş çok teşşekkürlerToshiba lcd olarak blogunuzu takip edeceğiz.
YanıtlaSil