Sayfalar

17 Ekim 2011 Pazartesi

Yolculuk Günlükleri - Albert Camus (Hediyeli)

 
Geçen haftaki “Yabancı” romanından sonra tesadüf eseri Albert Camus’nün birde “Yolculuk Günlükleri” adlı günlük tarzında yazılmış kitabını okuma şansı elime geçti.

İşyerimiz sosyal sorumluluk projesi programı kapsamında görmeyenler için kitap okuma çalışması başlattı. Daha önce Alternatif anne dergisinde bu projeyle ilgili bilgi verilmişti.

Şirketten 25 kişi her gün kendi belirlediğimiz saatlerde, kayıt bilgisayarının kurulu olduğu bir odaya gidip yarım saat ile bir saat arası kitap okuyoruz. Ancak, seçtiğimiz kitaplar bizim isteğimizle değil, görmeyenlerin seçtiği bir listeden oluyor. O listeden bir kitap seçtik ve ben de “Yolculuk Günlükleri”ni seçtim.

Gelelim kitaba;

Dediğim gibi; Günlük tarzında yazılmış bir kitap. Camus’nün 1946 yılında Amerika yolculuğunu ve Güney Amerika yolculuğunu anlatıyor.

Tanınan bir yazar olarak gittiği yerlerde söyleşiler ve eğitimler veriyor Camus. Gemiyle yaptığı bu seyahatlerde tanıştığı insanları, yeni tanıdığı toplumların alışkanlıklarını, kendisine yapılan davranışları analiz ediyor.

Günlükte birçok kitaba gönderme var. Yazdığı romanların temelini bu yolculukları sırasında attığını görüyoruz.

Camus Amerika ve özellikle New York hakkında birçok analizler yapıyor. “Amerika yolculuğu bana, burada ayrıntılarıyla saymamın haddinden fazla zaman alacağı pek çok şey öğretmiştir. Burası, özgürlüğü güçlü ve disiplinli, ama başta Avrupa olmak üzere çok şeyi de tanımayan büyük bir ülke…”

Rio’da trafik kazası geçiren bir kadına kimsenin müdahale etmeden seyretmesini çok garipser mesela. “Neden sonra bir ambulansın korna sesini duyuyorum. Bütün bu süre boyunca zavallı kadın inleye inleye ölmeye bırakıldı. Oysa çocuklara tapılıyormuş gibi yapılıyor burada.” Der. kabul edemediği bu ikilemler, tasvip etmediği insan davranışları ve başta New York olmak üzere bol yağmur yolculuğun sonlarına doğru onu hasta eder. Zaten var olan veremi nükseder.

Eğer edebi bir eser beklentisi olmadan, günlük okumayı seven biriyseniz bu kitabı seversiniz.

Arka kapak: “İkinci Dünya Savaşı ertesinde, 1946’da Amerika Birleşik Devletleri’ne ve 1949’da Güney Amerika’ya yaptığı gezilerde tuttuğu notları kapsıyor. Birinci yolculukta, ABD’ye kimi zaman hayran, kimi zaman eleştirel gözlerle bakan, Yeni Dünya’yı anlamaya ve değerlendirmeye çalışan bir gazeteci kimliği içinde görüyoruz yazarı. Bir taraftan da başta Veba olmak üzere gelecekte kaleme alacağı yapıtları düşünüyor. Güney Amerika’yaysa, artık tanınan bir yazar ve resmi konuk olarak gidiyor. Bu günlüklerde hasta bedeni, daralan soluğuyla, yorgunluk ve sıkıntılarıyla boğuşan, insanlardan uzak durmaya çalışan bir Camus tanıyoruz. Ama bu iki defterin ortak ve çok ilginç bir yönü de var: yazarın ham notlardan işlenmiş yapıtlara nasıl geçtiğini görebiliyoruz. Nesnel dünyanın, bu dünyadan kaynaklanan duygu ve düşüncelerin edebiyata dönüşümüne tanık olmak, okurlar için kaçırılmayacak bir fırsat.”

Çeviren: Ramis Dara
Can Yayınları
110 Sayfa
2.basım

Hemen satın almak için burayı tıklayın.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder