Sayfalar

30 Haziran 2011 Perşembe

Oda - Emma Donoghue


“ODA” New York Times’ın seçtiği 2010 yılının en iyi 10 kitabından biri.



Bu kitapta bir oda var. 6 yaşındaki Jack’e göre bu 11 adımlık oda dünyadır. Bütün roman 6 yaşındaki Jack’in ağzından yazılmıştır. Romanda Jack’in 6 yaşına bastığı gün başlar zaten.


Öyle bir dünyadır ki, sadece tepede bir küçük açılmayan ve ulaşılamayan penceresi olan, dışarıya ses gitmemesi için çok iyi yalıtılmış, içinde bir buzdolabı, ocak, eski bir TV, tek kişilik bir yatak ve haftada birkaç akşamını yaşlı Nick yüzünden içinde geçirmek zorunda olduğu bir gardolap. TVde izlediği dağlar, ovalar insanlar uzaydadır ve hiçbir zaman onları görmesi mümkün değildir Jack’in. En büyük zevkleri Pazar ikramlarıdır anne oğulun. Anneden biraz almaktır meme emmek Jack için. Bazen sağdan, bazen soldan.


Anne (roman boyunca Jack’in annesinin ismini ögrenemiyoruz.) lise çağlarında yaşlı Nick tarafından yardım yalanıyla kaçırılmış ve bu odaya hapsedilmiş. Daha sonra Jack doğmuş ve bu odada yaşamaya başlamışlar. Yaşlı Nick bu süre zarfınca anneye tecavüz ediyordur. Jack’te bu şekilde doğmuştur.



Anne ve Jack bu odadan kurtulana kadar, aslında bir sapığın anatomisinide içeriyor roman. Ama bu kitabın neden okunmasının cevabı şudur bence; bir annenin çocuğu için 11 adımlık bir odada kurduğu hayallerle dolu bir yaşam, güçlü bir karakter kazandırmıştır Jack’e. Hapsedilmiş bir annenin yokluklar içinde çocuğuna mutluluk ve sıkılmadan geçireceği bir hayat kurma çabası… içinde şelaleler, dağlar olarak, tuvalet rulosunu kıvırıp bir labirent yaparak yaratıcılık kazandırarak yetiştirmesi. Bizim okurken mide krapları, sıkıntılar geçireceğimiz odada bu annenin oğlu için bir dünya kuracak cesareti bulmasıdır.



Birgün artık anne dayanamaz ve ne pahasına olursa olsun o odadan çıkmaları gerektiğine karar verir. Jack ise bunun ne demek olduğunu bile bilmez. Çünkü o dağların, denizlerin, ağaçların hatta başka insanların bile gerçek olduğunu anlayamıyordur. Anne bu kararıyla birlikte Jack’i eğitmeye ve onun sayesinde bu hapisin bitmesini istemektedir. Jack bir şekilde bunu başarır ve odadan çıkarlar anne oğul ve benim için esas hikaye işte o zaman başlar.



Dışarıdaki hayata şaşıran, annesinden başkasıyla konuşamadığı için hiç kimseyle tek kelime bile edemeyen 6 yaşında bir çocuğun gözünden hayata bakıyoruz şimdi. Tek dünyası 11 adım olduğu için uzaklık yakınlık kavramı bile yoktur. Annesiyle birlikte bir şeyleri yapmak zorunda olmamayı anlayamamaktadır ve işte en çokta bu yüzden odayı çok özlemektedir. İlk günler annesine odaya geri dönmek için yalvardığı bile oluyor. Anlayamamaktadır istediği kadar yemek yiyebileceğini, istediği zaman duş alabileceğini.



Son olarakta basının bu tip olayları nasıl baştan yazdığını, okuyucunun sofrasına nasıl iştah kabartan başka şeyler sunulduğunu görüyoruz.


Çok acayip bir konu üzeninden harika bir kurguyla acayip bir trajedi sunmuş yazar okuyucuya. İnsan aklının hayal gücü üzerinden insanlığın korkunçluğu, vahşiliği, ucuzluğu anlatmış.


“Oda anne sevgisinin şimdiye kadar okuduğum en hayat olu, en ışıltılı, en güzel ifadesi” demiş Irish Times.


Emma Donoghue: 1969’da Dublin’de doğan yazar, çağdaş ve tarihsel kurmaca yazarı. Ayrıca sahne ve radyo oyunları ve edebiyat tarihi yazıyor. Hayat arkadaşı ve iki küçük çocuğuyla birlikte Kanada’da Ontario eyaletindeki Lonton kentinde yaşıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder